Sayfalar

3 Nisan 2012 Salı

Organik Bahçemiz-1

Green Peace'in raporu yayınlandı. Türkiye'de üretilen sebze-meyvelerin üretiminde tehlikeli oranda kimyasal bulunduğu bilgisi de bu raporda yer alınca yer gök inledi!  Sanki bu rapor bir tek Türkiye'de üretilen ürünler için, sırf Türkiye'ye inat hazırlanmış gibi!  İlgili meslek odaları gürledi, halk arasında birlik beraberlik ruhu uyandırıp, hedef saptırılacak ya, bakan açıklama yaptı: "Büyüyen ihracatımızdan rahatsız oldukları için yapıyorlar, o kadar kimyasal kullanımı yok". Zaten herkes bize düşman! Halbuki özeleştiri yapılsa, markete gidip o biberler alınsa analiz edilse, evet bu pestisit vb tarım ilaçları, şu seviyede çıktı, halk sağlığı için tehlikeli düzeydedir- değildir, zaraları şunlardır, çocuklarımızı, sağlıklı gıdalarla besleyelim, şöyle önlemler alalım, tarımda zararlılarla mücadelede alternatif yöntemleri deneyelim gibi açıklamalar gelse... Evet ben bir hayalperestim! Bu ölçekte bakıldığında hayal, ama ölçeği küçültüp kendi küçük bahçelerimize, balkonlarımıza indirgersek, bu hayali gerçeğe çevirebiliriz.

Sonunda bahar gelebildi. Yaklaşık iki aydır sevip okşayıp sonra yine yerine yerleştirdiğim tohumlar birer birer paketlerinden çıkıyor, çimlenmek üzere topraktaki yerlerini alıyorlar. Tohumlarım organik yerel tohumlar. Sevgili Balıkçı Mustafa'ya, sevgili Temurcu ailesine ve sevgili  Bilgi'ye tohumlar için teşekkür ederim. Anadolunun dört bir yanından toparlanmış, özenle çoğaltılıp saklanmış bu tohumların hakkını verebilir ve ben de çoğaltabilirim umarım.

Bir apartmanın bahçe katında oturuyorum. Yan tarafta çok güneş almayan bahçe ve önümde de yapay çimle kaplanmış görece genişçe ve bol güneş alan bir alan var. Yan bahçeden alabileceğim verim konusunda tereddütlerim var. O yüzden risk almayarak her grup tohumun ve fidenin 1/3 'ünü bahçeye, 2/3'ünü de sandıklar ve büyük saksılar içinde ön bahçeye dikmeye kadar verdim.


Direkt toprağa ekilecek tohumların henüz zamanı var. Öncelikle çimlendirilecek tohumlarla ilgileniyorum. İçinde tohumları çimlendirebilmek için aylardır biriktirdiğim tuvalet kağıdı ruloları, yumurta kartonları yerlerinden çıktı.  Tahtacıörencik köyünden çalı diplerinden topladığımız  toprağın içine tohum teker teker yerleştirildi (Sevgili Zeliha'ya köye yolculukta bize eşlik ettiği ve toprak ayıklayıp almakta yardımcı olduğu için teşekkür ederim ve Temurcu ailesine bu güzel köyü bize tanıttığı için bir teşekkür daha!). Tohum ekme işlerinin bir kısmını Ayşe'cikle beraber yaptık, yapıyoruz, çok da eğleniyoruz.

Havaya hala çok güvenemediğim için şimdilik ektiğimiz tohumları küçük serada tutuyorum. Naylon kaplanmış sera organik üretime zarar verir mi diye biraz araştırdım ama bu yönde bir bilgi edinemedim, ama her ihtimale karşı serada terlemeye izin vermeyip sık sık havalandırıyorum. Sanırım 10 gün kadar sonra hava durumu daha stabil olur ve seraya olan ihtiyacım biter. Şimdilik ektiğimiz tohumlar:
  • Sarı domates
  • Küçük domates
  • İri etli domates
  • Eski Ayaş domatesi
  • Küçük mor biber
  • Kadife çiçeği (böcekler için gerekliymiş)


Umarım başarılı oluruz ve yetiştirdiğimiz ürünleri dostarımızla paylaşarak, güvenle tüketebiliriz ve bu değerli tohumları çoğaltabiliriz.

Nice sağlıklı ve pestisitsiz günlere..



4 yorum:

  1. Dikkat dikkat sebzeler olduğunda tek tek tarafımdan yürütülebilir

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Olsunlar, hep beraber koparıp yiyelim Kaan'cım :)

      Sil
  2. asıl zevkli olan taraf toprağa dikimden sonra başlar :)) sulama yolunun planlanıp açılması, sulaması, fidelerdeki fazla sürgünlerin temizlenmesi, bahçeni seyrederken çayın yudumlanması v.s. :)) kolay gelsin şimdiden..

    YanıtlaSil